EÄŸitim Kurumu   ( 2141 )   Kitaplarda   ( 1659 )   Yazarlarda   ( 4831 )  
Dergilerde   ( 786 )   Kütüphanelerde   ( 151 )   Åžehirlerde   ( 182 )  
Makalelerde   ( 2196 )   Multi Media   ( 323 )   Fetvalar   ( 895 )  
Hit
9129104
Üye 1490
Online Üye 0
Yazar Arama
Uzmanlık Alanları
............
Ahilik Kültürü Uzmanı
Akaid
Antropoloji
Arap Dili ve Belağatı
Arapça
Araştırmacı-Yazar
Arkeoloji
Asker
Astroloji
Astronomi
Atatürk İlkeleri
Beste
Bestekâr
Bibliyografya
Bilgi ve Belge Yönetimi
Bilim Tarihi
Biyografi
Bürokrat
CoÄŸrafya Bilgini
Cumhuriyet Tarihi
Çeviri
Çocuk Edebiyatçısı
Deneme Yazarı
Deniz, Harita
Devlet Adamı
Dil Araştırmacısı
din
Din Bilimleri
Din EÄŸitimi
Din Felsefesi
Din Musikisi
Din Psikolojisi
Din Sosyolojisi
Dini Gruplar
Dinler Tarihi
Divan ÅŸiiri
Dramaturg
Ebru Sanatı
Edebiyat
Edebiyat Araştırmacısı
Edebiyat Tarihi
EÄŸitimci, Yazar
Ejiptoloji
Ekonomist
Eskiçağ Tarihi
Fars Dili Edebiyatı
Felsefe
Felsefe Tarihi
Felsefe ve Din Bilimleri
Fen İlimleri
Feraiz
Fıkıh
Filoloji
Fizik
Folklor Araştırmaları
Fotoğraf Sanatçısı
Fütüroloji
Gazeteci, yazar
Grafiker
Haberci
Hadis
Halk Bilimi
Halk Ozanı
Halk Åžairi
Halkla İlişkiler
Hat Sanatı
Hekim ve fikir adamı
Hikâye ve Roman Yazarı
Hikâye Yazarı
Hititoloji
Hukuk
Hükümdar
İktisat
İlahiyat
İslam Bilimleri
İslam Felsefesi
İslâm Hukuku
İslam İktisadı
İslam Mezhepleri Tarihi
İslam Sanatı
İslam Tarihi
İslam Tarihi ve Sanatları
İslâmi Bilimler Araştırmacısı
İslami İlimler
İslam-Türk Medeniyeti Tarihi
Kelam
Kelam araştırmacısı
Kıraat ilimleri
Kimya
Kuran-ı Kerim
Kültür Araştırmacısı
Kürdistan Ehli Sünnet Alimi
Kütüphanecilik
Latin Dili ve Edebiyatı
Mantık
Matematik
Mevlevi Åžeyhi
Mevlidhan
Mezhepler Tarihçisi
Mezhepler Tarihi
Mimarlık
Mitoloji
Mûsîki
Mutasavvıf, İslâm Bilgini
Müftü
Müzik
Müzikoloji
NakkaÅŸ
Nesih
Nestalik
Nümizmatik
Ortaçağ Tarihi
Oryantalist
Osmanlı İdari ve İktisadi Tarihi
Osmanlı Müellifi
Osmanlı Tarihi
Oyun ve Roman Yazarı
Öykü Yazarı
Papaz
Politika
Psikoloji
Reisu'l-Hattatin
Reisü'l-Kurra
Resim
Sanat Tarihi
Sanatçı
Saz Åžairi
Senarist
Ses Sanatçısı
Sihirbaz
Siyaset
Siyaset Adamı
Siyaset Bilimi
Sosyal Bilimler
Sosyal Psikoloji
Sosyolog
Sosyoloji
Sözlük
Sümerolog
Süryani Dili ve Edebiyatı
Şarkı Sözü Yazarı
Åžiir
Åžiir
T. E.
Tarih
Tarih ve Halkbilimi Araştırmacısı
Tasavvuf
Tefsir
Temel İslam Bilimleri
Teoloji
Tezhip Sanatı
Tezkire Yazarı
Tıb
Tiyatro
Toplumbilim Araştırmacısı
Türk Dili ve Edebiyatı
Türk Din Musikisi
Türk İslam Edebiyatı
Türk İslam Sanatları Tarihi
Türk Lehçeleri Araştırmacısı
Türkçe
Türkoloji
Yakınçağ Tarihi
Yakınçağ Tarihi ve İktisat Tarihi Araştırmacısı
Yeni Çağ Tarihi
Yönetmen

Görevler
......
Akademisyen
Allame
Arap din bilgini
Araştırmacı
Arkeolog
Arkeoloji
Arşiv uzmanı
Asker-Komutan
AteÅŸe (Din Hizmetleri)
Atom mühendisi
Avukat
Bakan
Bankacı
BaÅŸbakan
Başdanışman
Belediye Başkanı
Bestekâr
Bilim adamı
Bürokrat
Cemaat Lideri
Çevirmen
Danışman
Defterdar
Dekan
Dekan Yrd.
Dersiam
Devlet Adamı
Devlet Başkanı
Din Hizmetleri Müşaviri
Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi
Din Psikolojisi
Dinî musiki
Diplomat
Divan Katibi
Divan Åžairi
Diyanet İşleri Başkanı
Eczacı
Edebiyat Tarihçisi
Edebiyatçı
Editör
Ekonomist
el Ezher Åžeyhi
Elçi/Sefir
Fakih
Filozof
Gazeteci
Halife
Hanende
Haremağası
Hatip
Hattat
Hekim
Hekimbaşı
Hoca
Hukukçu
Hükümdar
İlahiyatçı
İlim Adamı
İmam
İmar Müdürü
Jeolog
Kadı
Kadıasker
Kaptan-ı Derya
Karikatürist
Kâtip
Kaymakam
Kelâmcı
Kimya Müh.
Kur'an mütercimi
Kültür Bak. Dış İlişkiler Gnl Müd.Yard.
Kütüphaneci
Memur
Mesnevi Yorumcusu
Milletvekili
Milli Eğitim Müdürü
Mimar
Molla
Muallim
Muhabir
Muhaddis
Muhasebeci
Mutasarrıf
Mutasavvıf
Müctehid
Müderris
Müdür
Müezzin
Müfessir
Müftü
Müftü Yrd.
Mühendis
Mühürdar
Müşavir
Müzehhip
Müzikolog
Neyzen
Nümizmat
Okutman
Oryantalist
Osmanlı Müellifi
Öğretim Görevlisi
Öğretim Üyesi
Öğretmen
PadiÅŸah
PaÅŸa
Pedagog
Pilot
Piskopos ( Hristiyan Din Adamı)
Psikolog
Redaktör
Reisu'l-Hattatin
Reisü'l-Kurra
Reisülküttab
Rektör
Ressam
Sadrazam
Sanat Tarihi
Seyyah (Gezgin)
Sinema
Siyasetçi
Sosyolog
Süryani Din Adamı
Åžair
Åžeyh
Şeyhülislam
Tabip/Doktor
Tarihçi
Tasavvuf Åžeyhi
Tercüman
Teşrifatçı
Ulum-i Diniye
Vaiz
Vakanüvist
Vali
Veteriner
Veziriazam
Yargıç
Yazar


Ali Gelibolulu

 Yazar Detayı Yazar No : Y- 1082  
Künyesi/Titri Lakabı Tabakası E-mail
Çeşmi 16.yy
Doğum Yeri Tarihi Ölüm Yeri Tarihi
Gelibolu 25 Nis.1541 Cidde 1600
Görev Aldığı Eğitim Kurumu Mezun Olduğu Eğitim Kurumu
   
Görevi Uzmanlık Alanı
Şair, Tarihçi, Kâtip, Defterdar, Tarih, Şiir,
BildiÄŸi Diller Mezhebi
Arabça, Osmanlıca, İtikadı: Ehli Sünnet, Ameli: Hanefi,
       
Yazar No: 1082 Hit : 5330 Hata Bildirimi Tavsiye Et

   Yazara ait Kitaplar E-Kitaplar Makaleler Åžiirler Hikayeler Fetvalar
   Yazar Hakkındaki Tanıtım Kitapları Tanıtım Makaleleri        

Yazarın Kitapları
# Kitap Adı

Yazarın E-Kitapları
# Kitap Adı

Yazarın Makaleleri
# Makaleler Adı

Yazarın Şiirleri

Yazarın Hikayeleri
Yazarın Fetvaları
# Fetva Başlık

Yazar Hakkındaki Tanıtım Kitapları
# Kitap Adı

Yazar Hakkındaki Tanıtım Makaleleri
# Makaleler Adı

Hayat Hikayesi

Ali Gelibolulu
Ali Mustafa Efendi olarak da bilinir, gençliğinde Çeşmî mahlasını kullandı.
Medrese tahsili gördükten sonra yazdığı şiirlerle dikkat çekerek ilk eseri Mihr ü Mâh'ı sunduğu Şehzade Selim'e (II. Selim) divan kâtibi oldu.
Mevki hırsından dolayı ne şehzade ne de İstanbul'a giderek başvurduğu Kanunî Süleyman onun müderrislik veya kadılık isteğini kabul etti.
Şehzade Selim'in lalası Hüseyin Bey ile aralarının açılması üzerine, Konya'da iken tanıdığı şehzadenin eski lalası Mustafa Paşa'nın daveti ile divan kâtibi olarak önce Halep'e, sonra Şam'a gitti ve altı yıl bu vilâyette kaldı.
Lala Mustafa Paşa Yemen Serdarlığına tayin edilince onunla Mısır'a geçti.
Mustafa Paşa'nın görevden alınması ve muhtemelen yazdığı mektuplar yüzünden teftişe uğraması üzerine Saruhan (Manisa) sancak beyi Şehzade Murad'a (III. Murad) sığınarak onun aracılığı ile affedildi.
Daha önce yazmış olduğu Mihr ü Vefa ve Nâdirü'l-mehârib'i şehzadeye sunduğu gibi Râhatü'n-nüfusu onun emriyle genişleterek tercüme etti.
Daha sonra İstanbul'a giderek Heft Meclis'i Sokullu Mehmed Paşa’ya sundu, ancak umduğu zeamet (büyük toprak) yerine kendisine Bosna Beylerbeyi Ferhad Paşa'nın divan kâtipliği verildi.
III. Murad'ın padişah olması üzerine (1574) İstanbul'a gitti ve ona bazı kasidelerle birlikte Zübdetû't-tevârih'ı sundu. Fakat karşılığında bir memuriyet alamadığı için tekrar Bosna'ya döndü.
Lala Mustafa Paşa Gürcistan ve Şirvan Seferi'ne serdar tayin edilince, onu divan kâtipliğine getirtti (1578).
Bu sefer sırasında pek çok hadisenin yakın şahidi oldu, bir ara Mustafa Paşa vasıtası ile defterdarlık isteğinde de bulundu, fakat bu girişiminden de sonuç alamadı.
Nişancılık verilmesi hakkında bizzat padişaha müracaatı da kabul edilmedi.
Nihayet Halep tımar defterdarlığına tayin edildi. Ancak Mustafa Paşa'nın görevden alınması üzerine, bir müddet görevli olarak Trabzon'a gönderildi.
Bu görevinden sonra Halep'e gitti ve uzun süre orada yaşadı. 1581'de Halep ve civarının askeriyle Van hududu muhafazası ile görevlendirildi. Ancak gözü daima yüksekte olduğu için nişancılık ya da Mısır'da bir sancak beyliği istiyordu.
İstanbul'a gelip Nusretname ile Camiu'l-buhûr adlı eserlerini sunarak muradına erişmeyi beklerken Halep'teki görevinden de alındı (1583) ve iki yıl açıkta kaldı.
1585 yılı baharında Tebriz Seferi’ne çıkan Özdemiroğlu Osman Paşa tarafından Erzurum hazine defterdarlığına tayin edildi.
Altı ay sonra Bağdat mal defterdarlığına atandı ise de kısa zamanda bu görevden alındığından İstanbul'a gitti ve uzun süre yine açıkta kaldı.
1589'da Sivas defterdarlığına getirildi, ancak bu görev kısa bir süre sonra başkasına verildi.
Temmuz 1592'de yeniçeri kâtibi, Ekim 1592'de defter emini, Ocak 1595te tekrar yeniçeri kâtibi oldu.
Yeni padişah III. Mehmed'den, yazmaya başladığı Künhü'l-ahbûr için bol kitap bulacağını umduğu Mısır defterdarlığına tayinini istedi.
Ancak Amasya sancak beyliği ve Rum defterdarlığı ile yetinmek zorunda kaldı.
Çok geçmeden yanındaki kapıkulunun halka eziyeti sebebiyle Rum defterdarlığından alındığı gibi (Eylül 1595), Amasya sancak beyliğinden de Kayseri’ye nakledildi.
Son olarak Cidde sancak beyliğine tayin edildi ve 1600 senesi başlarında Cidde’ye gitti, padişahtan Mısır Beylerbeyiliğini istemek üzere hazırladığı son eseri Mevâidü'n-nefâisl Mekke'de tamamladı.
Muhtemelen 1600 yılında Cidde sancak beyi iken öldü.
Resmî görevlerinde pek fazla dikkati çekmeyen Alî Mustafa Efendi, yoğun edebî faaliyeti ve özellikle tarihçiliği ile büyük bir şöhret kazandı.
Çoğu bir mevki elde etmek için yazılmış irili ufaklı mensur ve manzum altmışa yakın eserin sahibi olduğu anlaşılmakta ise de adları kendisi tarafından verilen bazı kitaplarının örnekleri bulunamamıştır.
Aynı zamanda hattatlığı da olan Ali, geniş kültürü ve edebî kudreti dolayısıyla pek çok eser vermiş olmasına rağmen mevki ve servet hırsı, kibri ve gururu, kimseyi beğenmemedeki ifratı yüzünden devrinde sevilmemiş ve istekleri geri çevrilmişti.
Bu da onu çevresine karşı küskün ve mütecaviz yaptı. Mevki için ölçüsüz dalkavukluklara başvurdu, menfaat bekleyip göklere çıkardığı bir kimseyi -isteğini yerine getirmediği için- düşkünlüğünde ağır bir dille yermekten çekinmedi.
Bütün bu ruhî çalkantılar arasında verdiği hükümleri kontrol güç ise de özellikle tarihle ilgili eserleri, XVI. yüzyıl Osmanlı Devleti tarihi için emsalsiz ve zengin malzeme ihtiva eden kaynaklardandır.
Yazılış yılı bakımından ilk tarih kitabı olan Nâdirû'l-mehârib (1567–1569), Şehzade Selim ile Bayezid arasındaki Konya Savaşı'nı (1559) ve Selim'in tahta çıkmasına kadarki olayları anlatır.
Daha çok Farsça şiirlerle bezediği bu eseri edebî kudretini göstermek için ağdalı bir dille yazdığı anlaşılmadı. Yine edebî hüner göstermek üzere yazdığı Heft Meclis de Kanunînin Zigetvar Seferi ve ölümü ile II. Selim'in tahta çıkışını anlattı.
Lala Mustafa Paşa'nın divan kâtibi olarak hazır bulunduğu Gürcistan ve Şirvan Seferi ile Kars Kalesi inşaatı sırasında serdar adına yazdığı mektuplar ve bu devreye ait hadiselerin tasvirini Nusretnâme adlı eserinde topladı. Nusretname'mrı zeyli mahiyetinde olup Lala Mustafa Paşanın yerine serdar olan Koca Sinan Paşa'nın 1580'de yaptığı Gürcistan Seferi'ni anlatan Fursatname'yi ise yeni serdarın emriyle yazdı. III. Mehmed'in sünnet düğününü (1582) şiirle anlatan Câmiu'l-buhur der Mecâlis-i Sûr adlı eserini Halep defterdarlığı sırasında yazdı.

Yazı tarihi ile meşhur hattat, nakkaş, mücellit ve hat sanatından bahseden Menakıbı Hünervcrân'ı ise Nisan 1587'dc kaleme aldığı bu eser, İbnül Emin Mahmud Kemal İnal tarafından Âli'nin biyografisine dair geniş bir incelemeyle birlikte İstanbul'da (1926) yayımlandı.
Dünyanın ve yaratıkların yaratılışına dair efsane ve hurafeleri ise Mir'âlü'lavalim'ûe topladı.
Ali. en önemli ve hacimli eseri Künhü'I-ahbâr'ı 1591–99 yılları arasında oldukça sade, fakat edebi bir dille yazdı. Dört bölümlük bu eserin ilk bölümünde kâinatın yaratılışından, ikinci bölümde peygamberler ve İslâmi Arap tarihinden bahseder. Üçüncü bölüm Türk ve Moğol tarihlerine ayrılmıştır, dördüncü bölüm ise başlangıcından Ekim 1596'ya kadarki Osmanlı tarihi ile devlet adamları, âlim ve sairlerin biyografilerini içine alır.
Âli'nin tarihe dair eserlerinin sonuncusu Hâloiü'l Kahire minc'I-âdâti'zzâhire olup Eylül 1599'da yazılmıştır. Mısır'ın eski ve yeni tarihinden, ülkeye hâkim olan sülâlelerden ve eserin yazılış tarihine kadar hizmette bulunan Osmanlı valilerinden bahseder.
Ali’nin diğer eserleri arasında ahlâk, siyaset ve adaba dair olanlar önemli yer tutar:
Aralık 1581'de Halep'te yazdığı Nushatü's-selâlîn, hükümdarlar için gerekli vasıf ve şartlan belirten bir siyasetnamedir.
Mehâsinü '1 -âdüb da siyasetname niteliğinde bir eserdir.
III. Murad'ın arzusu üzerine 1587'de İstanbul’da devrinin muaşeret, ahlâk ve âdetlerini belirten Kavaidü'l-Mecâlis'i kaleme aldı, bu eseri hayatının sonlarına doğru genişleterek tamamladı.
Mevâidü'n -Nefâis fi Kauâidi't-Mecâlis adlı sonuncu eserinde ise umduğu mevkilere gelemeyişin verdiği kırgınlıkla devlet teşkilâtının bozukluğunu, çeşitli sınıfların âdet ve yaşayışlarını acı bir dille eleştirdi. Eser, açık mübalağalarına rağmen, XVI. yüzyıl Osmanlı sosyal hayatını aksettiren benzeri az bulunur kıymetli kaynaklardan biridir.
Ayrıca Tuhfeiü's-suleha ve imam Gazzâli'nin Eyyühe'l-ueled adlı risalesinin tercümesi de bu gruba girer.
Zübdetü'ü-evrâd ise bazı duaları içine alır.
Ali, padişah veya nüfuzlu kimseleri öven bazı risaleler de yazdı.
III. Murad'ın faziletinden bahseden Camiu'l-kemâlât,
Şehzade Osman'ın doğumunun eşref saate rastladığını astrolojiye göre inceleyen Ferâidü'l-uilâde bunların belli başlılarını teşkil eder.
Ali Mustafa Efendi, çeşitli sahalardaki geniş kültürünü gösteren eserlerinin zenginliği ve bunlardaki görüşlerinin özelliği ve farklılığı ile XVI. yüzyılın en dikkate değer kalem sahiplerindendir.
Tarihçiliği yanında, şair ve bir nesir üstadı olarak ağır basan edebiyatçı tarafı da vardır.
Kendisini önce şiir ve edebiyat sahasında tanıtmış olduğu gibi ömrünün sonuna kadar da bu yoldaki faaliyetlerini sürdürmüştür. Divanlar dolduran şiirleri dışında, değişik konularda manzum eserler ortaya koymaktan başka düzyazılarının aralarına büyüklü küçüklü manzum parçalar katmaktan geri kalmamış, mensur eserlerine ayrıca zamanının anlayışına göre edebi bir kisve vermeye dikkat etmiştir.
On altı yaşında gittiği İstanbul’da hemşehrisi ve hocası müderris şair Sürürî ile Hayalî gibi devrin önde gelen üstatlarından edebi terbiye alan genç Mustafa Ali, o yaşlarda önce Çeşmi mahlası ile şiir yazmaya başlamış.Az sonra ise bütün hayatına hâkim olan yükselme ihtirası ve kendini herkesten üstün görme duygusuna uygun düsen Âli mahlasında karar kılarak bütün eserlerini bu ad ile vermiştir.
Henüz yirmi iki yaşında iken, daha iki yıl önce kendisine divan kâtipliği kapısını açan Mihr ü Müh ile birlikte Enisü'l-Kuiûb ve Mihr ü Vefa gibi ür edebî eserin sahibi idi.
Şiiri her türlü duygu ve düşüncelerini ifadeye uygun bir zemin olarak gören Ali, ard arda divanlar teşkil edecek kadar yeni manzumeler yazmaya devam ederken bir yandan da, değişik alanlarda sayısı yıldan yıla artan eserlerini meydana koyar.
Konu dairesi halka halka genişleyen bu eserlerin zaman zaman adları, özellikle de sayıları ile dökümünü yapmaktan hoşlanırdı.
Hayatının sonuna kadar şiir vadisinde kalem yürütmüş olmasına karşılık "asırlarca süren" şöhreti ne siir sahasındaki eserlerinden gelen Âlî, dördü Türkçe, biri Farsça olmak üzere beş divan sahibi olmak gibi çok verimli bir şair hüviyeti gösterdiyse de bu şiir zenginliği kendisine çağdaşı Bakî ve Nevi gibi sairler safında bir yer temin etmedi.
Âli, divan şiirinin estetik disiplinine, onun büyük temsilcileri derecesinde bağlı kalmayarak oldukça serbest, doğallığa ve yaşanan hayata daha yaklaşan bir yol tuttu. Divan şiirinin mazmunlarını zaman zaman alışılmış olanın dışına (aşırıp beklenmeyen şekillere döken üslûbu, gevşek ifadesi ile devrinde yadırgandı.
Çok rahat ve ifade tekniği kuvvetli bir şiir söyleme kabiliyeti göstermesi onun özgünlüğünü ve farklılığını gösterir.
Divan şiiri onda, esas geleneğinin hep etrafında döndüğü aşk dışında bireysel hayatın başka olay ve sorunlarına da açıldı.
Divanlarındakilerden başka, mensur eserlerindeki manzum parçalarda da siyaset, ahlâk ve tarih alanındaki kitaplarında ifadesini bulan sosyal görüş ve eleştirilerini şiirle yapabilmesi, bu konuda azımsanamayacak bir sayıya ulaşan bu manzumeleriyle divan edebiyatının sosyal içeriği en fazla ve kuvvetli bir şairi olarak belirir.
Üzerinde durulması gereken bu başka tarafı da divan şiirinde "hamasiyyât" denilen cengâverlik ve savaş ile ilgili duygu ve konulara en fazla yer vermiş bir sair olusudur.
İyi bu gözlemci de olduğundan, şiirlerinde kuvvetli bir betimleme (tasvir) kabiliyeti görülür. Bu yönü özellikle doğa ve mevsimler üzerine şiirlerinin çokluğu nedeniyle dikkat çeken bir husustur.
Dil ve ifade bakımından da farklılıklar gösterir; şiire gözden kaçınılamayacak. Dikkate değer bir redif zenginliği gelirmiş, başkalarının kullanmaya cesaret edemediği, alışılmamış sözleri ve deyiş şekillerini denemiştir. Kolay elde edilemeyecek bazı duygu ve hailen yakalayan kuvvetli söyleyişleri dikkat çekicidir.
Ancak çok yazdığı bir kısım şiirlerinde basitliğe düşmekten de kurtulamaz. Buna karşın eski şiir ve nazire mecmualarında sık sık yer bulmuş olan manzumeleri kendisine şair olarak duyulan ilgiyi ve rağbeti göstermektedir. Batı dünyasında Hammer, tarihçi oluşundan gelen bir sevgi ile Osmanlı Şiiri Tarihinde (Geschichte der Osmanischen Dichtung) onun üzerinde bilhassa durur.
Gelibolulunun dört ayrı Türkçe divanından başka bir Farsça divanının da varlığı bilinmektedir. Ayrıca yirmi kadar manzum eseri vardır.

ESERLERİ:

  • Künhül-Ahbar (4 cilt, 1860-70),
  • Menâkıb-ı Hünerverân (Hünerlilerin Menkıbeleri, 1586, Hattatların ve Kitap
  • Sanatçılarının Destanları adıyla 1982),
  • Türkçe Divan (dört Türkçe divanı vardır: 1567-1574 [gazel ve kasideler], 1574, dördüncü divanı ÅŸair Hisâlî ölümünden sonra tertip edilmiÅŸtir),
  • Melâidü'n-Nefâis fi Kavaidil-Mecalis (muaÅŸeret, Osmanlı Gelenek ve Görenekleri adıyla, Cemil Yener tar. 1975; Ziyafet Sofraları adıyla, Orhan Saik Gökyay tar. 1978),
  • Mühr-ü Matı,
  • Heft Meclis (Kanuni'nin son yıllan, II. Selim'in tahta çıkışı),
  • Farsça Divan,
  • Mir'atül-Evalim (Hz. Peygamber'in mucizeleri),
  • Nusretnâme (İran seferini anlatır),
  • Câmiü 'l-Hubur der Mecâli-ü 1-Sur (Åžehzade Mehmet'in sünnet düğünü),
  • Hilyetûl-Rical (tasavvuf).
open women who cheated how many guys cheat

Dipnotlar

Hocaları    

Öğrencileri    

H. Bilgi Kaynakları
Seyyid Mehmed Rıza / Tezkire (1898), Bursalı Mehmed Tahir / Müverrihin-i Osmâniyyeden Âli ve Kâtib Çelebi’nin Terceme-i Halleri (1904), Ibnü-lemin Mahmut Kemal İnal / Menakıb-ı Hünerverân (Âli'nin eseri, metin ve müellifinin biyografisi, 1926), M. Cavid Bay sun / Müverrih Ali'nin Mevâidü'n-nefâis fi kavâ-idi'l-mecâlis'i Hakkında (1950), R. Walsh / Müverrih Âlî'nin Bir İstidanamesi (1958), Karatay / Türkçe Yazmalar (1961). Nihal Atsız / Âli Bibliyografyası (1968), Vasfi Mahir Kocatürk / Türk Edebiyatı (1970), A. Tietze / Mustafâ Âli of Gallipolfs Prose Style (1973) - Mustafa Âli on Luxury and the Status Symbols of Ottoman Gentelmen (Napoli 1982), Bursalı Mehmed Tahir / Osmanlı Müellifleri III (1975), C. H. Fleischer / Bureaucrat and Intellectual in the Ottoman Empire the Historian Mustafa Âli: 1541–1600 (Princeton 1986), Mustafa İsen / Gelibolulu Mustafa Âli (1988), Mehmed Çavuşoglu / Âli'de Tenkid: Osmanlı Araştırmaları VII-VIII (1988), Ömer Faruk Akün / Ali Mustafa Efendi (TDV İslâm Ansiklopedisi 2, 1989), Mehmet Şeker / Gelibolulu Ali ve Mevâidü'n-Nefâis fi Kavâidül-Mecâlis (tenkit-tahlil, 1996), Behçet Necatigil / Edebiyatımızda isimler Sözlüğü (18. bas. 1999).
website women affair open

Yazara Ait Ses Dosyaları
# Media Adı

Yazara Ait Videolar
# Media Adı

Yazara Ait Görsel Eserler
# Media Adı
Kullanıcı Yorumları

! Yorum yazabilmeniz için üye olmalısınız.
Üyelik için lütfen sayfanın üst kısmında yer alan"Üye Giriş | üye ol" linkine tıklayınız.

Kayıt Ekleyen / Eklenme Tarihi
Serkan Boztilki / 27.01.2008



Eski Eserler


Eski Eserler Kütüphanesine Hoşgeldiniz!

Hesap İşlemleri

Üye değil misiniz? Üye olun!

Eski Eserlere üye olarak, kütüphanenimiz ve eserlerimiz hakkında paylaşımlardan hesabınız üzerinden faydalabilirsiniz...